Tanım Tenkit Teori
https://3tdergi.com/index.php/pub
<p style="font-weight: 400;">Tanım Tenkit Teori [3T] (eISSN:3023-5545); Dil, İletişim ve Kültür; Din Araştırmaları; Eğitim; Felsefe; Hukuk ve Yasal Çalışmalar; Psikoloji; Sanat ve Edebiyat; Sosyal ve Beşeri Bilimler; Tarih; Ticaret, Yönetim, Turizm ve Hizmetler alanlarında Türkçe ve İngilizce özgün araştırma makalelerini yayınlayarak ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi paylaşımına katkıda bulunmayı amaçlar.</p> <p style="font-weight: 400;">3T dergisi, yılda iki sayı (Şubat - Eylül) olarak sadece e-dergi formatında yayımlanmaktadır. Dergimizde değerlendirme süreci yaklaşık 10 hafta sürmektedir. Bu süreçte çalışmayı; 2 İç hakem, 2 dış hakem, 1 dil editörü, 1 son okuyucu inceler. </p> <p style="font-weight: 400;">3T dergisi; açık erişimli, gayrı ticari bilimsel yayıncılığı benimsemiştir. Dergide yayımlanan makaleler, yazarı tarafından üniversitesinin kurumsal arşivinde, konulu arşivlerde veya istenilen diğer arşivlerde ambargo süresi olmaksızın erişime açılabilir. 3T, <a href="mailto:https://www.crossref.org/members/prep/34564">Crossref</a> üyesidir. Yayınlanan tüm makalelere, kalıcı makale tanımlayıcısı olarak DOI atanır. 3T, makalelerin kaynakçasını açık erişim olarak sunarak <a href="mailto:https://i4oc.org">Open Citations I4OC</a> inisiyatifini desteklemektedir. Böylece yayınlarımıza herkes ücretsiz olarak hemen erişebilir.</p> <p style="font-weight: 400;"><strong>Makale Kabul Tarihleri</strong></p> <p style="font-weight: 400;">Şubat sayısı için: 1 Ekim – 31 Aralık<br />Eylül sayısı için: 1 Mart – 1 Temmuz</p>Nejla Şahintr-TRTanım Tenkit Teori3023-5545Kocanın Nüşûzu ve Hükümleri Kocanın Nüşûzu ve Hükümleri
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/49
<p>İslam aile hukukunda evlilik akdi, iki bireyin karşılıklı rızasına ve şer‘î esaslara dayanarak oluşturdukları dinî-hukukî bir bağ niteliğindedir. Bu bağ, yalnızca iki kişiyi değil; aynı zamanda toplumsal düzeni, neslin korunmasını ve dinin temel maksatlarını da yakından ilgilendirir. Evlilik akdiyle birlikte karı ve koca arasında karşılıklı birtakım haklar ve yükümlülükler doğar. Bu hak ve yükümlülükler, Kur’ân-ı Kerîm’in belirlediği kavlî prensiplere ve Hz. Peygamber’in uygulamalarına dayalı olarak şekillenmiş, zamanla fıkıh ekolleri tarafından sistemleştirilmiştir. Ancak evlilik birliğinin bu ideal düzlemde sürdürülebilmesi her zaman mümkün olmamış; taraflardan birinin görevlerini ihmal etmesi ya da eşine zarar verecek davranışlar içine girmesi halinde söz konusu birliğin zarar görmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu çerçevede İslam hukuk düşüncesinde “nüşûz” kavramı, evlilik ilişkisinde ortaya çıkan geçimsizlik, itaatsizlik veya hak ihlali gibi tutumları tanımlayan temel kavramlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Klasik fıkıh literatüründe nüşûz ekseriyetle kadının kocasına karşı sergilediği serkeşlik, itaatsizlik, görev ihmali veya olumsuz tavırlar bağlamında değerlendirilmiş ve bu durumu sergileyen kadına “nâşize” denilmiştir. Buna karşın, Kur’ân-ı Kerîm’de Nisa Sûresi’nin 128. âyetinde erkeğe izafe edilen nüşûz türlerine de açık biçimde işaret edilmesi, bu meselenin yalnızca kadın merkezli olarak ele alınamayacağını ortaya koymaktadır. Bu âyette, kadının kocasından “fena muamele” veya “yüz çevirme” gibi durumlar görmesi halinde barışçıl yollarla uzlaşma arayışına gitmesinin teşvik edilmesi, erkeğin de nâşiz bir konumda olabileceğini göstermektedir. Bu makalede, söz konusu âyetten ve ilgili diğer nasslardan hareketle erkeğin nüşûzu konusu sistematik bir şekilde ele alınmakta; fıkhî, tefsîrî ve toplumsal yönleriyle detaylı biçimde incelenmektedir. Araştırmanın temel amacı, klasik ve modern kaynaklar ışığında nüşûzun çift yönlü bir sorumluluk sorunu olduğunu göstermek; bu bağlamda erkeğin eşine karşı sergilediği geçimsiz tutumların hangi durumlarda nüşûz kapsamına girdiğini tespit etmek ve bu durumda kadına tanınan hakları, çözüm yollarını ve hukukî sonuçları tartışmaktır. Makalede öncelikle “nüşûz” kavramının lügat ve ıstılah anlamı açıklanmakta, bu kavramın Kur’ân’daki semantik çerçevesi ortaya konulmaktadır. Ardından, kadın ve erkek açısından nüşûzun farklı görünümleri karşılaştırmalı olarak sunulmakta; kadının nüşûzu ile ilgili âyetlerde yer alan tedricî ıslah yöntemleri hatırlatılarak, bu yöntemlerin erkek için nasıl işletilebileceği değerlendirilmektedir. Özellikle “i‘râz” (yüz çevirme), “kötü muamele”, “nafaka yükümlülüğünü ihlâl” ve “fiziksel/psikolojik şiddet” gibi fiiller, erkeğin nüşûzu kapsamında değerlendirilen temel başlıklar olarak tahlil edilmektedir. Çalışmada ayrıca Kur’ân’daki ilgili pasajların nüzul sebepleri ele alınmakta, Hz. Aişe ve İbn Abbas gibi sahabe rivayetleri üzerinden âyetin tarihi bağlamı aydınlatılmaktadır. Bu yorumların ışığında erkeğin nüşûzu karşısında kadının başvurabileceği yollar açıklanmaktadır. Sulh sürecinde taraflardan birinin, özellikle kadının, bazı haklarından kısmen feragat etmesiyle evliliğin sürdürülebilmesi mümkün olabilirken; bu çözüm yollarının başarısız olması halinde boşanma ve muhâlea gibi sonuçlar da gündeme gelebilmektedir. Bu bağlamda çalışmada, klasik kaynaklarda yer alan görüşlerin yanı sıra, bazı yorumların yerellik, kültürel bağlam ve güncel uygulamalarla ilişkilendirilerek yeniden değerlendirilmesine de dikkat çekilmektedir. Son olarak, çalışmanın önemli bir katkısı da şudur: Kadınların sadece nâşize olarak değil, zaman zaman mağdur sıfatıyla da evlilik ilişkisinde zarar görebileceklerini kabul eden ve bu bağlamda onların haklarını koruyan şer‘î düzenlemeler hakkında farkındalık sağlayarak İslam hukukunun toplumsal adaleti önceleyen yaklaşımını bütüncül bir şekilde ortaya koymaktır. Bu yönüyle makale, klasik fıkıh metinleriyle ve güncel meselelerle irtibatlı olarak, nüşûz konusunun çift yönlü doğasını ortaya koyan bütüncül bir katkı sunmaktadır.</p>Aliye Kayacan
Telif Hakkı (c) 2025 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-09-302025-09-30510.5281/zenodo.17378444Çok Hukukluluk Bağlamında İngiltere’de İslam Hukuku
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/41
<p>Bu çalışmada İngiltere’de yaşayan Müslüman azınlıkların hukukî anlaşmazlıklarında, İslam hukukuna riayet etmek istemelerine bağlı olarak gelişen çözüm arayışları incelendi. İngiltere’deki İslam hukuku uygulamalarının “birden fazla hukuk düzeninin birlikte varlığı” anlamına gelen çok hukukluluk kapsamında değerlendirilmesi hususuna cevap arandı. Esasen İngiltere diye bilinen ancak resmî adıyla Birleşik Krallık; İngiltere ile beraber üç ülkeyi daha bünyesinde barındırmaktadır. Dört ayrı hukuk sistemine sahip Birleşik Krallık kendi içerisinde mevcut durumuyla zaten çok hukuklu bir yapıya sahiptir. İngiltere; siyasi olarak krallık sistemini devam ettirmesi, dinî olarak da resmî bir kiliseye bağlı olması ve dolayısıyla laiklik düşüncesini benimsememesi sebebiyle Avrupa’daki diğer ülkelerden ayrışmaktadır. Hukuk alanındaki ayrışma ise Avrupa kıtasında Kara Avrupası hukuk sistemi geçerliyken, İngiltere’nin kendi topraklarında ortaya çıkan Anglo-Sakson hukuk sistemini uygulamaya devam etmesidir. 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan Müslüman göçleri II. Dünya Savaşı’ndan sonra hızla artarak İngiltere’de belirgin bir Müslüman nüfusun varlığına sebep oluşmuştur. İlk dönemlerde amaçları geçici bir süre maddi kazanç sağladıktan sonra ülkelerine dönmek olan göçmen Müslümanlar zamanla İngiltere’yi yurt edinmişlerdir. Daha önce basit yöntemlerle geçiştirdikleri hukukî anlaşmazlıklar için sistematik çözüm yolları da tartışılmaya başlanmıştır. Cami imamları ve cemaatlerinden oluşan derneklerle başlayan hakemlik uygulaması ihtiyaçlara binaen gelişerek profesyonel kurumlara dönüşmüştür. İngiliz Müslümanların ekonomi alanındaki ihtiyaçları resmî kurumlar tarafından İslam hukukuna uygun olarak düzenlenmeye başlamış ancak buna ilaveten özellikle aile hukuku alanında da kısmen özerklik tanınmıştır. İngiliz hukukunda da yargı sisteminin yükünü hafifletmek, ayrıca zaman ve ekonomiden tasarruf için tahkimin öncelenmesi, İngiltere’de İslam hukukunun uygulanmasını kolaylaştırmıştır. İngiliz Müslümanlar, aile hukuku alanındaki anlaşmazlıklarını kurumlar vasıtasıyla ya da İngiliz hukukunun izin verdiği ölçüde resmî yargı sisteminde çözmeye çalışmaktadırlar. Kurumlar; resmî olmayan şeriat konseyleri ve 1996 yılında yürürlüğe giren Tahkim Yasası altında faaliyet gösteren Müslüman Tahkim Heyeti olmak üzere başlıca iki çatı altında toplanmaktadır. Tahkim yasasının şeriat konseylerinde bağlayıcı olması durumu oldukça tartışılmalıdır. Bunun sebebi tahkim yasasının işlerlik kazanabilmesi için bir anlaşmazlıkta her iki tarafın da uzlaşmaya gönüllü olması gerekliliğidir. Oysaki aile hukuku konularında dava süreci genellikle tek tarafın isteği üzerine yürütülmektedir. İngiliz Müslümanların resmî mahkemelere başvurmaları durumunda, buralarda İslam hukukuna riayet etmelerine bazı kanunlar imkân sağlamaktadır. Bu kanunların bir kısmı özellikle dinî hukuka yönelik iken bir kısmı yasaklayıcı bir takyid olmadığı için İslam hukukunun uygulanmasına alan açmıştır. Ancak Müslüman azınlıkların resmî kanallar yoluyla problemlerini çözmeye çalışırken karşılarına çıkan en büyük problem gayrimüslim yargıçların velayet yetkisi ve İslam hukukunun resmî hukuk profesyonelleri tarafından yeterince bilinmemesidir. Çalışma hazırlanırken konuyla ilgili kitaplar, tezler, bilimsel makaleler, Birleşik Krallık kanunları, resmî ve gayri resmî raporlar incelenmiştir. Belge inceleme, içerik çözümleme ve örnek olay çalışması yöntemleri kullanılarak tümevarıma dayalı akıl yürütme yöntemi uygulanmış ve gözlemlenen olgular bir bütünlük içerisinde değerlendirilmiştir. Birleşik Krallık’taki İslam hukuku tartışmalarının çoğalması Müslümanların ülkedeki nüfusunun çoğalması ile doğru orantılı olup kalıcı olarak yerleşmelerinin bir sonucudur. Birleşik Krallık’ın Müslüman azınlıklara aile hukuku alanında kısmi bir özgürlük tanıması, çok hukukluluk bağlamında değerlendirildiğinde “zayıf yapılı çok hukukluluk- devlet çok hukukluluğu” olarak kabul edilmelidir. Sonuç olarak İngiltere’nin Müslüman azınlıklara karşı nisbi hoşgörülü yaklaşımının arkasında ağırlıklı olarak devlet çıkarlarını koruma amacının yer aldığı tespit edilmiştir. Bu sebeple devlet tarafından müsamaha gösterilen hukukî alanlar neredeyse sadece iktisat ve kısmen aile hukuku alanlarıyla kısıtlıdır.</p>Fatıma Zehra ŞenyüzErtuğrul Boynukalın
Telif Hakkı (c) 2025 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-09-302025-09-305203710.5281/zenodo.17418156Nitel Veri Analiz Yöntemleri: Tema Analizi, Betimsel Analiz ve İçerik Analizi
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/51
<p>Bu çalışmanın konusu nitel veri analiz yöntemlerinin kavramsal açıdan incelenmesiyle ilgilidir. Sosyal bilimlerde nitel veri analiz yöntemleri bağlamında alanyazında kavramsal ve düşünsel açıdan eksiklikler olduğu göze çarpmaktadır. Bu çalışmada nitel veri analiz yöntemleriyle ilgili literatür taramasına dayalı betimsel bir inceleme yapılmıştır. Bu incelemenin amacı nitel çalışmanın ne anlam ifade ettiğini açıklayabilmek, nitel çalışmaların felsefesinin hangi ilgilere dayalı olduğu ortaya koyabilmek ve veri analiz yöntemlerinin neler olduğunu örneklerle açıklayabilmektir. Yapılan betimsel taramada; nitel veri analizleri tema analizi, betimsel analiz ve içerik analizi olarak ifade edilmiştir. Nitel araştırmalar, toplumsal yaşamın gerçekliklerine odaklanan, insan, doğa ve nesne ilişkilerini inleyen bir araştırma türüdür. Nicel araştırmaların “ne kadar”, “kaç” ve” hangi oranda” gibi sorularına karşılık “nasıl” ve “neden” gibi sorulara yönelen nitel araştırmaların temel karakteristiği sosyal gerçeklikleri mekanik, somut ve dış dünyada araması değil, bireylerin yaşam tarzı, anlam dünyası ve zihninde arayabilmesidir. Nitekim sosyal gerçeklikler toplumsal grup ya da bireylerin düşünce biçimi, kültürü, değerleri ve normlarını anlayabilmeyi mümkün kılabilmektedir. Nitel araştırmalar, ölçmek veya test etmek yerine toplumsal grupların ya da bireylerin, olgu ve olayların algılarına, deneyimlerine, belirli bir konu hakkındaki görüşlerine, yaşam biçimi, inanç, sembol ve değerlere odaklanabilmektedir. Nitekim nicel araştırmaların ölçmek ya da anlamak konusunda yetersiz kaldığı durumlarda insan davranışının nedenlerinin anlaşılması, yorumlanması ve betimlenmesinde nitel araştırma yöntemleri araştırmacıya alternatif oluşturabilmektedir. Nicel araştırmaların bazı olay, olgu ve durumları anlayabilme ve analiz edebilme konularında eksiklikler içermesi sebebiyle ön plana çıkan nitel araştırmalar, sayısal olmayan veri setlerini anlama ve öğrenme bağlamında farklılıklar oluşturabilmektedir. Nitel araştırmalar, sosyal bilimlerde sıklıkla kullanılan, araştırma yapılan grup ya da bireylerin doğal ortamlarında gözlem, katılımlı gözlem, odak grup görüşmesi ve derinlemesine görüşme gibi veri toplama yöntemleriyle veri toplanmasını sağlayabilen araştırmalara nitel araştırma adı verilebilmektedir. Çok boyutlu, zengin ve ayrıntılı veri toplanmasını sağlayabilen nitel araştırmalar, sebepler ve etki yerine sosyal bağlamlara, ilişkilere ve motivasyonlara odaklanabilmektedir. Tümevarım yöntemini benimseyen nitel araştırmalar, sosyokültürel yaşamın derinliklerine ulaşmayı, toplumsal grupların davranışlarının açıklanmasıyla ilgilenmektedir. Sosyal bilimler, sağlık bilimleri ve eğitim bilimleri gibi alanlarda tercih edilen nitel veri analiz yöntemleri, toplanmış ham verilerin isimlendirilerek kavramlaştırılması, temaların oluşturulması ve yorumlanarak özetlenmesi şeklinde ifade edilebilir. Tamamı sözel verilere bağlı metin, gözlem, görüşme notlarına dayalı olan bu analiz yöntemleri, belirli tema veya kategoriler etrafında çözümlenebilmektedir. Verilerin özetlenmesi değil, yorumlanması ve yeni anlam üretmeye yöneliktir. Bu bağlamda nitel veri analiz yöntemleriyle toplumsal gerçekliğin ayrıntılarına inilmekte, yeni, farklı, keşfedilmemiş bulgu ve fikirleri ortaya çıkarabilmek amaçlanmaktadır. Nitel veri analizinde bireysel eğilimler ön planda olmak üzere veri toplama ve veri analiz kısımlarında etkileşim farklılıkları olduğu söylenebilir. Veri toplama aşamasında araştırmacı doğrudan etkileşim halinde bulunabilirken veri analiz kısmında sınırlı bir etkileşim söz konusudur. Bu çalışmanın konusunu oluşturan nitel araştırmalar ve nitel veri analiz yöntemleriyle ilgili alan yazında kavramsal açıdan eksiklik olduğu düşünülmektedir. Nitel veri analiz yöntemlerini kullanmadan önce nitel araştırmaların ne olduğunu bilmekte yarar vardır. Nitel çalışmalar hermenötik ilgiye dayanmaktadır. Yani nitel çalışmaların öncelikli amacı gözlem, görüşme, odak grup görüşmesi ve katılımlı gözlem gibi veri toplama yöntemleriyle bireylerin tutum, durum ve davranışlarla ilgili veri toplayabilmektir. Günümüzde sorgulanan şey, nitel çalışmaların gerekliliği ve öneminden öte nitel çalışmaların nitelik tartışmalarıdır. Her ne kadar nitel veri analizinde değişkenlerin ölçülememesi, nesnellikten uzak olması geçerlik yönünden eleştiriye tabi tutulsa da içinde yaşadığımız sosyal dünyanın gerçekliklerinin anlaşılması, yorumlanmasında nitel çalışmalar işlevsel bir karaktere sahiptir.</p>Erdi DEMİR
Telif Hakkı (c) 2025 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2025-09-302025-09-305385310.5281/zenodo.17418406