Tanım Tenkit Teori
https://3tdergi.com/index.php/pub
<p style="font-weight: 400;">Tanım Tenkit Teori [3T] (eISSN:3023-5545); Dil, İletişim ve Kültür; Din Araştırmaları; Eğitim; Felsefe; Hukuk ve Yasal Çalışmalar; Psikoloji; Sanat ve Edebiyat; Sosyal ve Beşeri Bilimler; Tarih; Ticaret, Yönetim, Turizm ve Hizmetler alanlarında Türkçe ve İngilizce özgün araştırma makalelerini yayınlayarak ulusal ve uluslararası düzeyde bilgi paylaşımına katkıda bulunmayı amaçlar.</p> <p style="font-weight: 400;">3T dergisi, yılda iki sayı (Şubat - Eylül) olarak sadece e-dergi formatında yayımlanmaktadır. Dergimizde değerlendirme süreci yaklaşık 10 hafta sürmektedir. Bu süreçte çalışmayı; 2 İç hakem, 2 dış hakem, 1 dil editörü, 1 son okuyucu inceler. </p> <p style="font-weight: 400;">3T dergisi; açık erişimli, gayrı ticari bilimsel yayıncılığı benimsemiştir. Dergide yayımlanan makaleler, yazarı tarafından üniversitesinin kurumsal arşivinde, konulu arşivlerde veya istenilen diğer arşivlerde ambargo süresi olmaksızın erişime açılabilir. 3T, <a href="mailto:https://www.crossref.org/members/prep/34564">Crossref</a> üyesidir. Yayınlanan tüm makalelere, kalıcı makale tanımlayıcısı olarak DOI atanır. 3T, makalelerin kaynakçasını açık erişim olarak sunarak <a href="mailto:https://i4oc.org">Open Citations I4OC</a> inisiyatifini desteklemektedir. Böylece yayınlarımıza herkes ücretsiz olarak hemen erişebilir.</p> <p style="font-weight: 400;"><strong>Makale Kabul Tarihleri</strong></p> <p style="font-weight: 400;">Şubat sayısı için: 1 Ekim – 31 Aralık<br />Eylül sayısı için: 1 Mart – 1 Temmuz</p>Nejla Şahintr-TRTanım Tenkit Teori3023-5545Uzay Yolculuğu ve İnsan Toplumu: Mars Kolonizasyonunun Toplumsal ve Psikolojik Etkileri
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/39
<p class="z-Abstract" style="line-height: normal;"><span style="font-size: 7.5pt;">Bu makalede, uzayın keşfi ve Mars kolonizasyonu gibi geleceğin heyecan verici konularını ele alınmaktadır. Bu metinde, insanların uzay yolculuğuna olan ilgisinin artmasıyla birlikte, Mars’ın insan yerleşimi için potansiyelini değerlendirmek ve bu tür bir kolonizasyonun toplumsal ve psikolojik etkilerini incelemek önemlidir. Araştırma, uzay yolculuğunun insan toplumu üzerindeki etkilerini anlamak için sosyolojik ve psikolojik bir bakış açısı sunmaktadır. Mars’a kolonizasyonun toplumsal dinamikler üzerindeki potansiyel etkileri, toplumsal yapı, kültürel değişim ve insan ilişkileri gibi konuları kapsamaktadır. Ayrıca, uzun süreli uzay yolculuğunun psikolojik sağlık üzerindeki etkileri, izolasyon, stres ve insan adaptasyonu gibi faktörler üzerine odaklanmaktadır. Bu makale, gelecekteki uzay misyonlarının planlanması ve insan toplumunun uzay keşfine adapte olma sürecinin anlaşılması açısından önemli bilgiler sunmaktadır. Mars kolonizasyonu, insanoğlunun uzay keşfi ve yaşam alanlarını genişletme arzusunun zirvesini temsil ediyor. Ancak, bu büyük adımın toplumsal ve psikolojik etkileri, insan toplumu üzerinde derin ve karmaşık bir iz bırakabilir. Bu makale, Mars kolonizasyonunun olası fütüristik, sosyolojik ve entelektüel etkilerini ele alarak gelecekteki bu dönüşümün önemli yönlerini inceliyor. İlk olarak, Mars kolonizasyonu, insanların evrensel bir hedef etrafında birleşmelerine neden olabilir. Dünya dışı bir gezegene seyahat etmek ve orada yaşamak, insanlığın kolektif bir amacı olarak algılanabilir ve bu da toplumsal bir birlikteliğin güçlenmesine yol açabilir. Bu, insanların küresel sorunlara daha uyumlu bir şekilde yaklaşmasını sağlayabilir ve uluslararası işbirliğini teşvik edebilir. İkinci olarak, Mars kolonizasyonu, insan toplumunda yeni bir toplumsal yapı ve sınıf dinamikleri oluşturabilir. Koloni toplumları, kendi kendine yeterli olma ve kaynakları paylaşma konusunda özgün bir model geliştirebilirler. Bu durum, toplumsal eşitsizlikleri azaltabilir veya artırabilir; bu nedenle, adil bir sosyal sistem kurmak için önceden düşünülmüş politika ve kuralların geliştirilmesi gerekebilir. Üçüncü olarak, Mars'a yapılan yolculuklar ve uzun süreli yaşam, bireylerin psikolojik sağlamlığı üzerinde önemli etkilere sahip olabilir. Uzun süreli izolasyon, sınırlı kaynaklar ve uzaklık duygusu gibi faktörler, psikolojik stres ve adaptasyon zorluklarına neden olabilir. Bu nedenle, psikolojik destek ve rehberlik hizmetlerinin sağlanması, kolonistlerin zihinsel refahını korumak için kritik öneme sahiptir. Mars, insan kolonizasyonu için çeşitli açılardan ilginç bir gezegendir. Mars’ın jeolojik yapısı, Dünya’ya benzerlik gösterir. Bu, Mars’ta yeraltı kaynaklarının var olabileceği ve insanların yerleşimlerini destekleyebilecek mineral ve su kaynaklarının bulunabileceği anlamına gelir. Mars’ta buz ve su izleri bulunmuştur. Bu, insanların suyun erişilebilirliğini artırabileceği ve yerleşimlerde su kaynaklarını kullanabileceği anlamına gelir. Ayrıca, suyun hidrojen ve oksijen bileşenleri, yakıt üretimi için kullanılabilir. Mars’ın iklimi Dünya’ya göre oldukça farklıdır; atmosferi ince ve soğuktur. Ancak, atmosferdeki karbondioksit, bitki örtüsü yetiştirmek için kullanılabilir ve sera etkisi oluşturularak gezegenin sıcaklığı artırılabilir. Mars’a insan gönderme teknolojisi giderek gelişmektedir. Uzay ajansları ve özel şirketler, Mars’a insan gönderme konusunda ciddi çalışmalar yapmaktadır. Bu da Mars’a kolonizasyon için teknik olarak daha fazla hazırlık yapılabilmesine olanak tanır. Mars, bilim insanları için büyük bir ilgi odağıdır. Gezegenin yüzeyindeki jeolojik ve iklimsel özellikler, Dünya’nın geçmişine ve evrenin oluşumuna dair önemli ipuçları sunabilir. Bu nedenlerle, Mars insan kolonizasyonu için uygun bir aday olabilir. Ancak, bu hedefe ulaşmak için teknik, mali ve fiziksel engellerin aşılması gerekmektedir. Mars’a insanoğlu yerleşmek istemesinin birkaç ana nedeni bulunmaktadır. Mars, insanlık için uzayın keşfi ve keşfedilmemiş sınırların genişletilmesi fırsatı sunar. İnsanlar, tarihsel olarak bilinmeyeni keşfetme arzusuyla motive olmuşlardır ve Mars, bu keşif arzusunu tatmin edebilecek bir hedef olarak görülmektedir. İnsanların Dünya dışında yaşayabilme kabiliyetini artırmak için Mars gibi gezegenlerin keşfi ve kolonizasyonu önemlidir. Dünya’ya benzer yaşam koşullarına sahip olabilecek Mars, insanlığın gezegenler arası yaşamın sınırlarını genişletme çabasının bir parçasıdır. Dünya’daki doğal afetler, iklim değişikliği ve diğer riskler, insanların Mars gibi başka bir gezegende yerleşim arayışına yönelmelerini teşvik ediyor olabilir. Mars, insanoğlunun gelecekteki tehlikelere karşı bir yedek plan olarak görülebilir. Mars, bilim insanları için büyük bir ilgi odağıdır. Gezegenin jeolojisi, iklimi ve geçmişi, Dünya’nın tarihini ve evrenin oluşumunu anlamak için önemli bilgiler sağlayabilir. Ayrıca, Mars’ta bulunan su ve diğer kaynaklar, uzayda yaşamı desteklemek için kullanılabilir. Uzay keşfi ve kolonizasyonu, insanlığın geleceğinin bir parçası olarak görülebilir. Mars’a yerleşmek, insanların uzayda uzun vadeli varlıklarını sağlamak ve nihayetinde insanlığın evrenin farklı bölgelerine yayılmasını sağlamak için bir adım olarak değerlendirilebilir.</span></p>Arif Akbaş
Telif Hakkı (c) 2024 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2024-09-012024-09-01311610.5281/zenodo.13863684Hafızlık Kur’ân Kurslarında Karşılaşılan Problemler ve Çözüm Önerileri (Burdur Örneği)
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/36
<p style="font-weight: 400;">Allah Resulü, yaşadığı devre kadar insanlığın tefekkür ve yaşam bakımından Allah-ü Teala Hz. Peygamber aracılığı ile insanlara bir hayat kaynağı ve rehber olarak Kur'ân-ı Kerimi indirmiştir. Hz. Peygamber (sav) de kendisine nazil olan ayetleri hem ezberlemiş hem de çevresindeki insanlara tebliğ etmiştir. Tebliğine olumlu cevap veren ve İslam’la müşerref olanlara da kendisine indirilen ayetleri ezberletmiş ve aynı zamanda da yazı bilenlere yazdırmıştır. Bu şekilde Kur'ân, diğer ilahi kitapların başına gelen tahribattan ve unutulmaktan korunmuştur. Bu muhafaza şekli de Kur'ân hafızlığını ve hafızlık geleneğini ortaya çıkarmıştır. Hz. Peygamberin (sav) nübüvvetinin Mekke döneminde başlayan Kur'ân’ı ezberleme ve hafızlık faaliyeti Medine de Mescid-i Nebevini bitişiğine yapılan Suffe’de Kur'ân’a karşı ayrı bir muhabbet besleyen Suffe ashabında devam etmiştir. Kur'ân’ı ezberleme, anlama ve hayata yansıtmada çok gayretli olan bu sahabilerin özel bir de hocaları ve rehberleri vardı ki o da Hz. Peygamber (sav) idi. Dolayısıyla Hz. Peygamberi (sav) ilk Kur'ân öğreticisi, Suffeyi Kur'ân Kursu, Ashab-ı Suffeyi de Kur'ân Kursu öğrencileri ve İslâmî ilimlerin ilk taliplileri olarak görebiliriz. Hz. Peygamber (sav) bu kursta sadece eğitim öğretim faaliyetiyle değil, kursun ve bu kursta öğrenim gören öğrencilerin tüm sorunlarıyla da yakından ilgilenmiştir. Hz. Peygamber (sav) devrinde başlayan Kur'ân’ı öğrenme, öğretme ve hıfz etme geleneği zamanla daha kapsamlı ve sistemli hale gelmiştir. O günden bugüne her devrin şartları ve imkanları ölçüsünde devam edegelen Kur'ân hizmeti, günümüzde ülkemizin dört bir köşesine Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılan kız ve erkek Kur'ân Kurslarında, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı proje İmam-Hatip okullarında devam etmektedir. Yine sivil toplum kuruluşları tarafından açılan veya desteklenen Kur'ânKurslarında da Kur'ân’a karşı yapılan bu hizmet devam ettirilmektedir. İnsanın bulunduğu her yerde bazı sorunların olması çok normaldir. Önemli olan bu sorunların farkına varabilmek ve çözüm için gayret göstermektir. Hafızlık eğitim ve öğretim faaliyetinin yapıldığı Kur'ân Kursları da bazı problemlerin yaşandığı mekanlardandır. Bu çalışmahafızlık Kur'ân Kurslarında karşılaşılan problemleri tespit etmek ve bu problemlere imkan dahilinde çözüm önerileri getirebilmeyi amaçlamaktadır. Çalışma Burdur İl Müftülüğüne bağlı Bölge Yatılı Erkek Kur'ân Kursu ile sınırlı tutulmuştur. Bu maksatla meselenin idari yönünü ortaya koymak üzere öncelikle Burdur İl MüftülüğündeKur'ân Kurslarından sorumlu yönetici ile konu ile ilgili olarak mülakat yapılmış, idare açısından hafızlığa dair problemler ve çözüm önerileri alınmaya gayret edilmiştir. İkinci aşamada kursta hal-i hazırda eğitim faaliyetini sürdürmekle yükümlü hocalara daha önce hazırlanan değerlendirme şablonu esas alınarak sorular yöneltilmiş, verilen cevaplar doğrultusunda meselenin öğretici boyutu ortaya konmaya çalışılmıştır. Konunun veli tarafıyla alakalı olarak ise bu kursta hali hazırda eğitim alan öğrenci velileri ve daha önce bu kursta öğrencisi bulunup hafızlığını tamamlamış veya hafızlığı herhangi bir sebeple bırakmış öğrenci velileri ile görüşülmüş, devam edenlerin düşünceleri alınmış, bırakanların ise neden eğitimi sürdürmedikleri saptanmaya çalışılmıştır. Son olarak da hem hafızlığa devam eden hem de bir sebeple bırakmış öğrencilerin konu hakkındaki görüşlerine başvurulmuştur. Tüm bu elde edilen veriler ışığında çalışmanın çerçevesi şu şekilde teşekkül etmiştir: Öncelikle hafızlık yatılı Kur'ân Kurslarında karşılaşılan temel problemleri tespit sadedinde öğrenci kaynaklı problemler, ardından idare, mevzuat kapsamında zuhur eden sorunlar ve aile kaynaklı meseleler ortaya konulmaya gayret edilmiştir. Sonrasında Bölge Yatılı Kur'ân Kursu öğreticilerinin mesleki yeterlilik bakımından durumunu tespit amacıyla yapılan ankete dair cevaplara ve yorumlara yer verilmiştir. Akabinde ise konu ile ilgili veli görüşleri zikredilmiş, hafızlık eğitiminin nasıl daha kaliteli bir hale getirilebileceğine dair çözüm önerileri sunulmuştur.</p>Mehmet Ali Gürdal
Telif Hakkı (c) 2024 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2024-09-012024-09-013173510.5281/zenodo.13863719İnsan-ı Kâmil Modeli Olarak Hz. Muhammed’in (sav) Örnek Şahsiyeti
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/34
<p>Allah Resulü, yaşadığı dönem boyunca beşeriyetin tefekkür ve tezekkür yönünden insanlığa her yönuyle güzel bir örnek olmuştur. Beşeriyetin gündelik hayatında insanlık ilişkilerinde nasıl olması gerektiğine dair örnek bir şahsiyet ve kıyamete kadar son peygamber olarak gönderilmiştir. İslam ahlakını teoriden pratiğe aktarılarak ve diğer ahlaki sistemlerden üstün olan da Hz. Peygamber’den bize tevarüs eden üstün bir ahlakıdır. Hz. Peygamber’in hayatındaki ölçü ve kıstaslar, hâl ve davranışlar; asırlar boyunca korunarak günümüze kadar ulaşmıştır. Peygamber Efendimizin hayatının her evresi, insan yaşantısındaki her devre ve aşaması için bizlere pek çok örnek davranış sergilemektedir. Bundan dolayı O’nun hayatı hangi kademe ve durumda bulunursa bulunsun tüm insanlığı kuşatmaktadır. Ayrıca Peygamberimizin hayatı kulların kendi istidatları ölçüsünde taklit edebilecekleri fiilî, müşahhas ve mükemmel bir örnek teşkil etmektedir. Yani İslam dinini her insanın rahatlıkla anlayabilmesi için Allah Resulü’nün hayatı bir model olarak uygulaması için beşeriyete sunulmaktadır. Cenab-ı Hak bütün bu hususlarda Peygamberimizin hayatını bize örnek olarak göstermektedir. Bu bağlamda beşeriyete miras olarak kalan en büyük insan-ı kâmil, zarif ve nezih yaşantısıyla Hz. Peygamber’dir (sav). Yüce Allah’ın insanlığa göndermiş iman esasını başında olduğu olduğu peygamberlere iman onlara inanmayı, onları tanımayı ve bilmemizi gerektirir. Peygamberler zincirinin son halkası olan Hz. Muhammed’e (sav) iman, itaat ve ittiba etmek bütün Müslümanlar için birer vecibe ve imanın gereğidir. Bunu hakkıyla yerine getirmemiz için onu yakından tanımak, getirdiği risaleti doğru anlamak gerekmektedir. Dolayısıyla Müslümanlar yaşantılarının her kademesinde Kur’an-ı Kerim’in emir ve yasaklarına ittiba etmelidirler. Bunun yanında Hz. Muhammed’i (sav) hayatını kendilerine model bir şahsiyet olarak yaşantısı boyunca uygulamaya gayret etmelidirler. Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim insanlığı kamil bir seviyeye getirerek Yüce Allah’ı ve Peygamber’i bizlere tanıtan ilahi bir kelamdır. Yüce Allah insanı beden ve ruh oluşumuyla mükemmel bir şekilde yaratarak dünyada kendisine vekil tayin etmiştir. İnsanoğlu, günlük yaşantısının her kademesinde Allah’ı tanıması ve Peygambere itaat etmesiyle kulluk vazifesini yerine getirmiş olmaktadır. Tasavvufta insan-ı kâmil tabiri önemli bir hususu oluşturmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de zikredilmese de dayandığı yer ve asıl kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Dolaysıyla Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de zikredilen fazilet, ihsan, ihlas, temiz kalp, Allah korkusu ve kalbin titremesi gibi ifadeler kamil bir insan-ı işret etmektedir. Yüce Allah Hz. Peygamberi örnek bir şahsiyet olarak insanlığa göndererek ve O’nu vahiyle mücdeleyerek insanlığın yaratılıştan itibaren insan-ı kamil vasfını muhafaza etmektedir. Allah Resulû yaratılanların en güzeli, en kamili ve en merhametlisidir. Dolaysıyla İnsan-ı kamil, Yüce Allah’ın her mertebedeki tecellilerine nail olan kul anlamında bir tasavvuf terimi olarak ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda en başta insan-ı kamil olan Rahmet Peygamberidir. Bundan dolayı O’na tâbi olunmadan kâmil bir insan olmak mümkün olmayacaktır. Yüce Allah bütün mahlukata rahmetiyle muamele etmektedir. İnsan-ı Kamil olmanın şartları Kur’an ve sünnette yer almaktadır. İman ve salih amel ise kamil bir insan olmanın ön şartlarından biridir. Salih bir amel, nefsin tezkiyesi ve ibadetlerin doğru olmasına bağlıdır. Allah kullarına kendini ve kainatı bilmesi için akıl vermiş ve vahiy ile bunu hatırlatarak desteklemektedir. Bu bağlamda ilk başta insan-ı kamil olan Hz. Peygamberdir. Hz. Peygamber’den sonra gelen insanlar insan-ı kamil olma potansiyeline sahiptir. Bu seviyeye ulaşmak ise nefsi kötü alışkanlıklardan arındırarak ve Allah ve Resulû ile berabek olmaktan geçmektedir. Allah salih amel işleyeyenler için büyük fazilet tabirini kullanmaktadır. Kul, aciz olduğunu bilmek suretiyle Rabbinin yüceliği karşısında sorumlu olduğunu farkına varır. Kamil olan ınsanlar kimseye zarar vermezler. Bu kulların vasıfları ise takva, adalet, salih amel ve güzel ahlaktır. Yüce Allah kullarını yapabileceklerinden sorumlu tutmaktadır. Dolaysıyala insanoğlu kulluk bilincine vararak bu sorumlulukları yerine getirmek suretiyle insan-ı kamil seviyesine ulaşmaktadır.</p>Muhammed KOÇ
Telif Hakkı (c) 2024 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2024-09-012024-09-013364810.5281/zenodo.13883854Tefsir Kavramlarının Öğretiminde ChatGPT’nin Kullanımı
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/35
<p style="font-weight: 400;">Günümüzde yapay zekâ yazılımlarının gelişimi ile birlikte sanal asistanlar, sohbet botları, akıllı ev sistemleri, yeni eğitim ve öğretim modelleri gibi birçok farklı alanda önemli ve gözle görülebilir bir değişim yaşanmaktadır. Bu değişimin yaşandığı ve yapay zekanın yaygın olarak kullanıldığı alanların başında ise eğitim gelmektedir. Yapay zekâ botları eğitimin yönetiminde, öğrenci ve eğiticilere bilginin analiz edilmesi ve sunumunda, öğrenme ve öğretme süreçlerinde öğretici misyonuyla da katkılar sunmaktadır. Yapay zekâ botlarından biri de OpenAI’nin Kasım 2022 yılında piyasaya sürdüğü ve bir haftadan kısa bir zaman diliminde bir milyon kullanıcıya ulaşan ChatGPT-3.5 dil modeline sahip yapay zekâ sohbet robotu ChatGPT’dir. Bu model, büyük miktarda veriyle desteklenmiş olup, kullanıcının istediği herhangi bir konuda hızlı ve insanî bir zekâyla yanıt verebilmektedir. Sosyal bilimler açısından bakıldığında ChatGPT’nin ortaya çıkışı, bireyler ve toplum için etkileri olan hem mikro hem de makro düzeyde bir dizi yeniliklere yol açmıştır. İnsan benzeri konuşmalar üretebilen gelişmiş bir sistem olarak, hayatın her alanında destekleyici bir rol oynamaya başlamıştır. Milyarlarca kelime üzerinde eğitilen ve geliştirilen ChatGPT-3.5 dil modeli, kullanıcılara bilgi derleme, çeviri yapma, dilbilgisini düzeltme ve çok çeşitli konularda soruları yanıtlama yeteneği sunmaktadır. Bilgi ediniminin çeşitli aşamalarında, özellikle eğitim sürecinde zamandan tasarruf etmede olağanüstü başarılar göstermektedir. Bu nedenle, bot öğrencilere birçok açıdan teknik destek sağlar. Yine de, ChatGPT tarafından sağlanan verilerin doğruluğu ve uygunluğu doğrulama ve değerlendirme gerektirebilir. Benzer şekilde, OpenAI tarafından üretilen yapay zekâ modelleriyle ilişkili potansiyel gizlilik ve güvenlik riskleri de dikkate alınmayı gerektirir. Söz konusu bu endişelere rağmen, ChatGPT milyonlarca takipçi toplayarak, insan hayatının her alanında vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Botun başarısı ve yaygın kullanımı; bazı insanlarda, onun ilerleyen süreçte insanın yerini alabileceği fikrini oluşturmaktadır. ChatGPT’nin geniş bir bilgi tabanına sahip olduğu alanlardan birisi de tefsirdir. Bilindiği üzere, farklı dönemlerde ortaya çıkan ve terminolojik kimlikler kazanan çeşitli terimler, tefsir ilminin temelini oluşturmaktadır. Bu terimler, Kur’ân’ın doğru anlaşılması için çok önemlidir. Çünkü terimler, doğrudan Kurân’ın yapısı, içeriği, kıraati, vahyi ve tarihi ile ilgilidir. Sonuç olarak, tefsir biliminin temel unsurlarını oluşturan bu terimlerin doğru ve kapsamlı bir şekilde anlaşılması, Kur’ân’ın doğru bir şekilde yorumlanması için önem arz etmektedir. Yapay zekâ botlarının tefsir terimleri hakkında sağladığı verilerin doğruluğu, Kur’ân’ın anlaşılması ve yorumlanması için son derece önemlidir. Bu çalışmada ChatGPT-3.5 kullanılarak tefsir kavramlarının öğretimi sürecinde öğrenen ve öğretenlere olası katkıları üzerinde durulmaktadır. Bunun için İlahiyat Fakültelerinin birçoğunda tefsir kavramlarının öğretiminde temel kaynaklardan birisi olarak kullanılan Muhsin Demirci’nin <em>Tefsir Terimleri Sözlüğü</em>’nde yer alan kavramlardan bazıları seçilmiştir. Seçilen kavramlar, ChatGPT’ye doğrudan sorulmuş ve alınan cevaplar olduğu gibi herhangi bir müdahale yapılmadan çalışmaya eklenmiştir. Elde edilen veriler metin analizi yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı ChatGPT’nin tefsir kavramlarının öğretiminde ne kadar yeterli ve güvenli olduğunu tespit etmektir. Bu bağlamda ChatGPT’nin tefsir kavramlarına öğretilmesinde eğitim sürecinde yer alan bireylere yarar sağladığı ve sürece zaman kazandırdığı görülmektedir. Ancak bazı kavramlarla ilgili hatalı bilgiler vermesi ChatGPT’nin kullanımında dikkatli olunması ve elde edilen sonuçlara ilişkin uzman kişilere başvurulması gerektiğini göstermektedir.</p>Yasin PişginEncümen BayramAZİZ KARABULUT
Telif Hakkı (c) 2024 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2024-09-012024-09-013496210.5281/zenodo.13863773Yeni Felsefe (Bir Metodik Felsefe Tasavvuru), Ömer Bozkurt, Maarif Mektepleri Yayınları, Ankara, 2020, 216 sayfa (ISBN:978-605-06679-3-6)
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/32
<div> <p class="Oz-abstract-metni">Felsefe, insanın hakikat arayışı problemine getirilen cevaplardan birisidir. Felsefi faaliyet, insanlık tarihi kadar eski olup insanlığın günümüze ulaşan en eski tarihi mirası olarak görülmektedir. Bu miras, Antik-Yunan döneminde sistemli bir şekilde doğa, insan, evren ve Tanrıya yönelik özel bir sorgulama etkinliği olarak gün yüzüne çıkmıştır. Sokrates, Platon ve Aristoteles gibi filozoflar tarafından geliştirilen felsefi sistemler bu dönemde felsefi etkinliğin zirveleri olmuştur. Sonraki dönemlerde Rene Descartes, Baruch Spinoza ve Immanuel Kant gibi filozoflar daha kapsamlı felsefi sistemler geliştirerek felsefi etkinliği canlı tutmuşlardır. Ancak Aydınlanma Dönemiyle birlikte felsefe, yeni görüş ve öneriler getirmeyerek felsefe tarihinden ibaret olup adeta boğulmuştur. Bunun yanında Auguste Comte’un kurduğu Pozitivizmin akımının getirdiği yeni bilim anlayışının etkisiyle felsefede bir alan daralması kendini göstermiştir. Nitekim önceden felsefenin egemenliğinde bulunan fizik, matematik, psikoloji, biyoloji gibi bilimler felsefeden ayrı, bağımsız birer disiplin haline gelmiştir. Bu süre boyunca felsefenin yeni bir şey getirmemesi ancak buna karşın bilimin ilerlemesi Stephan Hawking, Leonardo Mlodinov gibi bilim adamlarının artık felsefenin gereksiz bir uğraş olduğunu ileri sürmelerine yol açmıştır. Ömer Bozkurt tarafından yazılan <em>Yeni Felsefe (Bir Metodik Felsefe Tasavvuru)</em> adlı eser, tam da bu noktada felsefenin yaşamış olduğu bu alan sıkışmışlığına çözüm bulmaya çalışmaktadır. Yazar kitabın amacını, felsefenin hayattan kopmuşluğuna, işlevsellik kaybına, öneri, üretim ve görüş beyan etme kısırlığına yeni yollar ve imkânlar sunmak şeklinde belirtmektedir. Bununla birlikte yazar, felsefi etkinliğin bir hakikat arayışı olarak sahip olması gereken nitelikleri de sıralamıştır. Yazar bu nitelikler ile felsefenin sahip olduğu potansiyelden hareketle felsefenin canlı, hayatla iç içe olan, problemlere cevap veren işlevlerini de hatırlatarak bir dizi önerilerde bulunur. Bu nedenle yazar, <em>Yeni Felsefe</em> kitabı ile büsbütün bir yeni değil, “yeniden” anlamında bir yine felsefeyi öngörmektedir. Bu bağlamda <em>Yeni Felsefe</em> kitabı, nereye gideceğini kestiremeyen felsefi etkinliğe yolu göstermek yerine ona yol bulma gücünü ve yöntemini hatırlatır. Yazar, felsefenin özünde bulunan ve sınırların ötesinde olan bu vizyoner tavrı <em>Yeni Felsefe</em> kitabıyla okuyucuya kazandırmayı hedeflemektedir.</p> </div>Abdulkerim Akıncı
Telif Hakkı (c) 2024 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2024-09-012024-09-013636910.5281/zenodo.13863744Ahlâk Dersleri, Ahmet Hamdi Akseki, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2020, 405 sayfa, (ISBN:978-975-19-6566-0)
https://3tdergi.com/index.php/pub/article/view/30
<p style="font-weight: 400;">“Ahlâk Dersleri” isimli eser ahlâk felsefesi hakkında çeşitli değerlendirmeleri konu edinmiştir. İnsan akıl ve idrak sahibi olması hasebiyle kendisini ve çevresini birtakım değer yargıları üzerinden değerlendirmekte ve anlamlandırmaktadır. Bu değerlendirmeler sayesinde insan “iyi” ya da “kötü” olarak bir yargıda bulunmaktadır. Yazar kitapta bu değerlendirmelerin ve kıstasların neler olması gerektiğini, ahlâkın temellendirilmesini, İslam ahlâkı ışığında açıklamaya çalışmıştır. Bazı felsefi ekollerin ahlâka kaynak olarak ifade ettikleri ilkelerin ahlâka temel teşkil edemeyeceğini, bazı ekollerin ise ortaya koydukları ilkelerin yetersiz olduğunu belirtmiştir. Yazar, ahlâk felsefesinin temel meseleleri olan akıl, vicdan, hak-hukuk, ödev, irade-ihtiyar, sorumluluk ve yaptırım gibi konuları da tahlil etmiş, ahlâk felsefesi içindeki konumlarını belirlemeye çalışmıştır. Bunları yaparken ahlâkın temellerine yerleştirilen din dışı ilkelerin esasında İslam dini tarafından ihmal edilmediğini ve akılla ters düşmediğini ortaya koymaya çalışmıştır. Hatta bu esasların, ahlâkın topluma yerleştirilmesi noktasında, dinin desteklediği ve tesis ettiği bir takım ilkelerle daha kuvvetli sağlam hale geldiğini ispatlamaya çalışmıştır.</p>Abdullah Koca
Telif Hakkı (c) 2024 Tanım Tenkit Teori
https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0
2024-09-012024-09-013707410.5281/zenodo.13863789